SESLİ DİNLE

Hacı abi sağlık olarak şekeri, kolesterolü ve kalbi vardı zaman zaman tıbbi kontrollerden geçer onu seven doktorlar ve sağlık çalışanları onu muayeneye tabi tutarlardı onları kırmaz verdikleri ilaçları reddetmezdi. (ama pek düzenli de kullanmazdı)

Bir gün İstanbul’da birlikte bir yere giderken tanıdığım ünlü bir Profesörün muayenehanesinin önünden geçerken sordum “hacı abi burada bir Doktor var gel bir uğrayalım sana da bir baksın ne dersin?” Olur deyince telefon ettim müsaitim buyurun dedi doktor. Bizi karşıladılar hoş beşten sonra hacı abiyi muayene etti doktor bey endişeli bir hal ile “Engin özel görüşebilir miyiz?” diye bana işaret etti özel odasına geçtik ve bana sordu “Engin bu hacı amca senin neyin ne kadar yakının?”   “Babam gibidir” hayırdır deyince “yani doğrusunu Allah bilir ama dedi üzgünüm”

Hacı abinin 3 ay ömrü var tıbben….

Peki bu durumu kendisine nasıl izah edeceğiz diye endişe ile bana sorunca gülümsedim “Gülme dostum adama 3 ay sonra öleceksin nasıl denir niye bu kadar rahatsın” deyince “merak etme doktor bey ne söylemen gerekiyorsa söyle o inançlı birisidir. Zaten ölmek için yaşıyor seni makul karşılayacaktır” deyip hacı abinin yanına vardık merak ile bize bakıyor durumu da az çok tahmin ediyordu.

Doktor bey genel sağlık durumundan başlayarak detaylıca anlattı ve bilinen rahatsızlıklarına ilaveten Gut rahatsızlığı da (aşırı et yemekten kaynaklı vücudun reaksiyon göstermesi ve artık eti kabul etmemesi) olduğunu söyledi ve sakın et yemeyin sebze ağırlıklı beslenin diyerek uzun uzun perhiz reçete, tavsiyelerinde bulundu. Ve 3 ay ömrünüz kalmış gözüküyor bu reçetelere uyarsanız ümidimiz belki bu süre artar dedi üzüntü ile doktoru büyük bir dikkatle dinleyen ve her telkinine teslimiyet ile cevap veren hacı abiye baktım aslında doktoru memnun etmeye ve onun endişe ve üzüntülerini gidermeye çalışıyor ve bir an önce oradan ayrılma niyetinde idi. Hacı abi de gülümseyerek;

“doktor evladım Allah hayrını kabul etsin bizimle çok ilgilendin tabii mukadderattır ALLAH insana nefes adedi vermiş  bizim de nefes adedi bitti mi gideceğiz hayırlısı ile sana da çok zahmet verdik çok sağ olasın var olasın”

diyerek doktorun gönlünü aldı ve ona çok nazik davrandı (doktorun da kanaati geldi ki hacı abi onun dediklerini pek güzel anladı ve yapacak diye düşündü bizi endişe ve üzüntü ile yolcu etti. Bana da sıkı sıkı tembih etti “aman Engin hacı amcaya iyi bak beni gelişmelerden haberdar et ben çok sevdim kendisini madem sana da çok yakındır elimizden geleni yapalım” diyerek bizi yolcu etti.

Hacı abi ile dışarı çıkar çıkmaz bana dönüp “yahu doktor öyle şeyler söyledi ki karnım çok acıktı oğlum bizi insan gibi bir yere götür de yemek yiyelim” deyince ben de “ama hacı abi bak doktorun dediklerini duydun artık bundan sonra sen çorba ve salata yiyeceksin kebapları ve et yemeklerini ben yiyeceğim” diye takıldım kendisine o da bana çorba hastalarındır ben hasta mıyım ?” “ hepsini sana bırakmam üzülme” dedi güle güle yemek yemeğe gittik.

Yakından tanıştığımız ve mesleğinde kariyer sahibi olan Prof.Dr. dostum ne zaman bir etkinlikte beni görse hemen yanıma gelip “Engin O hacı abi ne durumda ne yapıyor (öldü sağ mı?)” diye sordu “perhizlere dikkat ediyor mu ?” hayır etmiyor hatta senin oradan çıkıp et yemeğe gittik deyince çok sarsıldı ve ben her defasında merak etme hocam hacı abi iyidir elhamdülillah pek iyidir. Yaklaşık 1sene sonra bir düğünde beni bir kenara çekerek;

“yahu bu nasıl oluyor Engin hacı abinin şimdiye dek ölmesi gerekirdi yani tıbben bu kesin böyledir” deyince  ben de “doktor bey kesin ve keskin olan kaderdir geri kalan her şey değişebilir. Bazı insanlar tıbben yaşıyor bazıları da imanen bu bizim hacı abi de tıbben değil iman ile yaşayan azınlıktandır…”

Hacı abinin ahvaline tercüman olan söylediklerim hacı abinin teslimiyet hali onu çok etkiledi düşüncelere daldı. Düşünceli olarak başını sallayarak gitti. Epey bir zaman sonra Yine bir etkinlikte karşılaştık ben hacı abi ile ilgili aynı cevapları verince doktor bey hesapladı muayeneden sonra 3,5 sene olmuş.3 ay yaşar denen adam hala yaşıyordu. Gözlerime derin derin bakarak;

“Engin bu hacı abi bana tıbben ve imanen büyük bir ders oldu.”   “hayırdır dedim ben gençliğimde daha imanlı ve daha inançlı bir insandım mesleki kariyer ve çevresel faktörler beni benden çok uzaklaştırmış Annem babamın bana neden buğulu gözlerle ve hüzün ile baktıklarını anladım

(Çünkü ailem beni okuttu büyüttü ama ben eğitim, kariyer olarak büyüdükçe iman, itikat ve inanç olarak ufalanmış, küçülmüşüm ailem işte bu yüzden bana profesör Dr. olarak küçülüşüme halime üzülürlermiş meğer işte bunu idrak ettim hacı abi bana bunu verdi sağ olsun)

bunu anladım ve çok üzüldüm halime Halbuki ben mesleğimde de bir çok böyle vakıa gördüm ama unutmuşuz yada görmezlikten gelmişiz… bu hacı abi ve ahvali bana yeniden o inançlı, mesut ve mutlu zamanlarımı hatırlattı evet

ALLAH dilerse her şey mümkün İNANIRSAN …(Yersen)?

“Allah ondan da senden de razı olsun iyi ki onu bana getirmişsin dedi ve senden bir ricam olacak onun ölümünü bana söyleme olur mu?”

Hayırdır deyince;

Bu adamlar ölseler de ölmezler…

Bende O hep yaşayacak…

Bende de diyemedim…

Mutlu bir eda ile gülerek sarıldı ve ayrıldık.

(O hala bilmiyor ve sormuyor )

Engin’den

15 Yorum

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.