Hacı abi İstanbul’a geldiğinde bizde kalırdı. Sevenleri dost ve arkadaşlarımızda onu ziyarete gelirler akşamları hoş sohbet bir ortam olurdu. Tabi İstanbul’da herkesin işten dönüş saati farklı olduğu için muhtelif zamanlarda gelirlerdi. Bazısı işinden erken çıkar evinde yemeğini yer öyle gelir bazısı da işten direk yemek yemeden bizim eve gelirdi.
Bu durumu bildiğimiz için her zaman evde yemek yapardık ben gelen arkadaşlara da samimiyetten sorardım yemeğimiz var bazısı tamam bazısı ben yedim derdi yemeden gelenlere hemen yemek çıkartır sofra kurardık….
Hacı abi bir gün fark etti ve misafirler gittikten sonra “Engin misafirlere (sofilere)neden soruyorsun yemek yedinmi diye” bende “hacı abi bazısı yiyerek geliyor bende samimiyetten soruyorum fazla meşguliyet olmasın diye” dedim.
“Öyle yapma oğlum sen sofrayı getir ser yiyen yesin yemeyen yemesin sonra sofrayı kaldır onların artıkları bize berekettir şifadır. Biz yeriz dedi”.
ONUN EVİ NASILDIR?
Hacı abiyi davet ederlerdi sofi arkadaşlar ona muhabbet ve sevgi göstermek evlerinde ikram edip sohbet ve muhabbet hasıl olsun isteği ile “bir bakalım programı Engin biliyor onunla bir konuşalım” der incitmeden yarına ertelerdi sonra musait bir zamanda bana sorardı “Engin şu arkadaş bizi evine davet etti ne yapalım’’ “onun evi nasıldır’’ diyerek benim düşüncemi öğrenmek isterdi.
“Evinden maksadın nedir?” deyince “oğlum hanımı misafir severmi?bizi davet etti ama birçok arkadaşımız geliyor ona maddi manevi yük olurmu?ailesi rahatsız olurmu?” gibi yani o bizi muhabbet ile davet etti ama ona sıkıntı vermeyelim der davet sahibinin her hali ile ilgilenir gidişimiz ona zarar vermesin isterdi.
“Maksadım budur oğlum” derdi bende bildiğim kadarını söyler ona göre karar verirdi. Rahatsızlık vereceğini düşündüğümüz arkadaşları kırmaz incitmeden onlara başka zaman inşallah bak başka bir arkadaşa söz vermişiz der nazikçe gitmişiz gibi ona dua eder gönlünü yapardı…
Bir sofinin evine giderken mutlaka “Engin şurada dur hele elimiz boş gitmeyelim” derdi manav ise durduğumuz meyve ve sebzeyi kasayla alırdı ben “hacı abi burası İstanbul bu kadar malzeme alma istersen” deyince oğlum “o nedir bir kilo iki kilo ayıptır yahu bize uymaz bu bizden sonrada yerler bereket olur muhabbet olur” derdi. Sonra dükkan sahibine döner “bu (Şeftali) kg kaç para oğlum” derdi adam 5 lira dedi diyelim hemen “bak oğlum ben sana 7 lira vereyim ama ben seçeyim olurmu? der ve en güzellerini seçerek alır saadatın sofilerine en güzelleri layıktır derdi…
Rabbim de ona en güzel yerlerinden versin inşallah. Aminn
MİSAFİR KADININDIR: Misafirlik ile ilgili bütün bunları yaparken temel düsturunu böyle açıklardı hacı abi “oğlum misafir evin kapısına kadar adamın kapıdan sonra misafir kadınındır o memnun olmaz ise hoş olmaz muhabbet olmaz” der ve buna çok dikkat ederdi…
Engin’den