(Kendi ağzından Hacı İdris anlattı)
Babası kadiri şeyhi idi. İlk İslami ilimler ve medrese derslerini
Şeyh Salah babasından almış halife olmuştu. O sırada altmış bir bin virdi vardı. Bir gün Çalıştığı kurumdaki yardımcısı “müdürüm bu gün buraya çok kıymetli bir mürşit gelmiş ne olur bu akşam beraber ziyarete gidelim” diye ısrar etti. Bende onu kıramadım diyor Şeyh salah devamında. Halbu ki bende bir şeyh idim. Ama yardımcıma bunu söyleyemedim. Kalktık beraber Gavsın kaldığı eve gittik. ( Abdülhakim el hüseyni k.s.a ) İçeri girince Gavs hazretleri bana; kendimi tanıtmadığım halde, Şeyh Salah sen şöyle gel diye yanında yer gösterdi oturdum. Epey bir sohbetten sonra sende intisap eder misin? Dedi. Bende tabi ederim dedim. Bana tövbeyi telkin etti.
Müezzin Abdurrahman hocaya talimat vermesini bana’da sabah kahvaltıya gelmemi buyurdu. Sabah gittim birlikte kahvaltı ettik.
Bana adabı yapıp yapmadığımı sordu, yaptım dedim. Bunun üzerine müezzin Abdurrahman hocaya beni işaretle “ beş bin vird talimatı ver” dedi. Ben zaten benim virdim var diyemedim. O gece hem eski virdimi yaptım, hem de Gavs’ın verdiği virdi yaptım.
Ertesi sabah Gavs virdi çekip çekmediğimi sordu. Çektim dedim;
bana bu gün “on beş bin çek” dedi. O gece yine hem Gavsın verdiği virdi, hem eski virdimi çektim. Sabah tekrar Gavsın yanına gittim.
Nasıl verdiğimiz virdi çektin mi ? diye sordu. Evet dedim. Bu seferde müezzine döndü ve “yirmi beş bin letaif virdi” talimatı ver dedi. Baktımki ikisi çok ağır olacak dayanamadım, kurban benim eski virdimde var dedim. Bana; ikisinide çek hangisini seversen ona devam et buyurdu. O gece eve gittim. Önce eski virdimi çekmek istedim. Ama bir türlü yürütemedim. Onu bıraktım,Gavsın virdine başladım. Baktım ki su gibi akıyor. Artık eski virdimi bıraktım.
Sabah tekrar Gavs a gittim. Ne yaptın diye sordu. Eski virdimi bıraktım kurban dedim.
Hayırlı olsun buyurdu.