SESLİ DİNLE

(Yazıda geçen Gavs hazretleri, şu an Adıyaman Kahta Menzil köyünde ikamet eden Gavs’ı Sani Seyyid Abdulbaki hazretlerinin mübarek babalarıdır.)

Hacı İdris aslen Siirtli olup, Gavs Seyyid Abdulhakim El Hüseyni hazretlerinin yakınında hizmetinde bulunmuş güzel bir sofiydi.

Menzilde rutin Gavs’ı ziyaret zamanlarımdan birisinde kendisi beni çağırdı huzurunda bir kaç kişi de vardı bana İdris “sen bu sofilerle git” dedi “beli kurbanım” dedim. Sonra onlara dönerek alın İdris’i götürün dedi bende içimden herhalde bu sofilerin bir işi var diyerek camiden çıktık köyde yürürken konunun ne olduğunu anlamak için “hayırdır sofiler sizin Gavs ile işiniz nedir nereye gidiyoruz ne yapacağız” dedim onlarda İstanbul yakınlarında gölcük’ten geldiklerini ve oralarda sohbet etmek saadatları anlatmak için gelip Gavs ’tan bir molla bir sohbetçi istediklerini söylediler.

Köyün ortasında zınk diye durdum “Allah Allah bu işte bir terslik var ben alim değilim sohbetçi de değilim böyle bir ilmim de yok bir yanlış anlama var herhalde dedim birde İstanbul’a gidilecek ?” sofilere dönerek “siz bu söylediklerinizi aynı böyle Gavsa da söylediniz mi ?”  “evet”  deyince “gelin o zaman bir daha beraber soralım sanki bir yerde iletişim hatası var sofiler hep beraber düzeltelim yanlış bir şey yapmayalım” diyerek geri Gavs’ın yanına beraberce gittik

Gavs bizi görünce hayırdır sofiler dedi bende durumu izah edince “tamam İdris yanlışlık yok bende seni onlara Verdim git onlara saadatları anlat” dedi. Gavs’a Kurbanım “ama ben alim değilim molla da değilim böyle bir ilmim de yok ben onlara ne anlatacağım” deyince gülerek onlara şahı haznenin (Gavs’ın mürşidi ve şeyhi) çorbasından anlat dedi… Beli kurban dedim odasından çıktık

Yolda sofilerle tanıştık konuştuk sohbet ve muhabbet ile İstanbul Gölcük’e geldik gündüz ve akşamları beraberce sadatlardan sohbet ile 3-4 gün geçirdik sonra hafta sonu haydi hacı abi sohbete gidiyoruz deyince olur gidelim dedim arabayla bir müddet gidince uzağa mı gidiyoruz deyince yok kurban geldik zaten şu karşıdaki camide yapacağız sohbeti dediler (bende caminin bahçesinde çay ocağında falan zannederek iyi dedim)

Öğlen ezanı ile camiye girdik cami Maşallah çok büyük bir camiymiş  cemaati de ne kadar çokmuş dedim namaz sonrası birden hazırlıklar başladı ve imamın namaz kıldırdığı yere bir rahle koydular bana “haydi hacı İdris abi cemaat ve sohbet senindir” dediler. “Aman ne yapıyorsunuz ben daha önce hiç böyle bir sohbet yapmadım ben eve sohbete gidiyoruz zannettim ben böyle bir mekanda ve bu kadar cemaate hiç hitap etmedim” dediysem de artık her şey rayından çıkmıştı (meğer sofiler çevre il, ilçe ve köylere ilan etmişler Gavs’ın bir adamı geldi bu arada sohbet edecek diye 5.000 kişilik camiyi ayarlamışlar cami çaka çak dolmuş herkes sohbetçiyi bekliyor )

Dizlerim titreyerek Çaresizlik içinde rahlenin önüne cemaatin karşısına oturdum insanlar üst üste balkonlardan insanlar taşmış bana bakıyor o kadar büyük bir şaşkınlık yaşıyorum ki o anda birisi adımı sorsa söyleyemeyecek durumdayım bütün insanlar büyük bir heyecan ve merak ile bana bakıyorlar sanki ağzımdan kuş uçuracakmışım gibi ….baktım olacak gibi değil gözlerimi kapatıp rabıta yapmaya başladım ve Gavs tan istimdat ile (manevi yardım talebi) Kurban beni buralara gönderdin lakin sen benim acziyetimi biliyorsun kurban lütfen rica ediyorum muradınız ne ise ben ona teslimim ama bana acil yardımınızı gönderin diye içimden geçirdim ki Gavs ile diyaloğum ve sorum gözüme gönlüme aklıma geldi

Kurban ben onlara ne anlatayım ???

Saadatların çorbasından bahset !!!

Gözlerim kapalı gönlüm açıldı dilime bir kuvvet geldi.

Benim bir şeyhim var

Adı Abdulhâkim el hüseynidir.

O Rasulullahın soyundandır.

Onun bir çorbası var

Demem ile birlikte camide bir feryadı figan bir bağırışlar koptu ki ben korkudan ne oluyor diye gözlerimi açtım camide bağıranlar ağlayanlar cezbe ile muhabbet ile birbirine sarılanlar acayip bir hal ve atmosfer oluştu. Onların bu muhabbetli hali ile bende çok duygulandım ve gönlüme gelenleri anlatmaya başladım. O duygu yoğunluğu ile ne anlattığımı ne sohbet ettiğimi ben bile bilmiyorum ama bildiğim Allah bize çok rahmet etti. Saadatların sevgi ve muhabbeti herkesin gönlüne aktı ve çok hoş oldu…

Sohbetin sonunda camideki herkes saadatları sevdi ve tövbe etti.

Büyük bir coşku ve muhabbet yaşadığımız günün sonunda akşam bahçeli bir evin misafiri olduk ve orada da sofiler ile geç vakte kadar sohbet ettik…. “hacı abi bugün çok yoruldun sana ne yapalım” deyince bende yatağımı şu bahçedeki ağacın altına yapın orada yatayım dedim ben bir döşek kastetmiştim ama sofiler kocaman bir karyolayı ağacın altına kurmuşlar buyur hacı abi dediler bende açık havada biraz yatayım iyi gelir diyerek yatıp uyudum. Gece tuvalet ihtiyacı için uyandım yataktan inmek için hamle yapınca yere basamadım ayağımın altında yumuşak bir doku gelince öbür tarafa bastım orada da aynı şey olunca Allah Allah bunun altında ne var deyip gözlerimi ovuşturup bakınca bir sürü sofi her biri bir taraftan ayaklarını benim yattığım karyolanın altına girip yatmışlar. Şaşkınlıkla seslendim “sofiler siz burada benim yatağın altında ne yapıyorsunuz yahu” deyince onlarda kalktılar.

“Hacı abi bu gün senin sebebin ile öyle bir sohbet ve muhabbet oldu ki biz böyle bir coşku görmedik arkadaşlar arasında da konuştuk bu hacı abiye saadatlar çok nazar ve himmet ettiler böyle bir zata gece kim bilir saadatlar neler verirler diye biz de bu rahmetten istifade etmek için senin yatağının altına sen uyuyunca hepimiz bir yandan girerek biz de yattık” dediler “suphanallah sofiler siz niye böyle yaptınız beni utandırdınız” dediysem de uyanmış olduk bir kere hep beraber sohbet etmeye devam ettik sabaha kadar.

Saadatların ve Gavs’ın bu himmetli, hikmetli vazifesini yerine getirdik sofiler ile beraberce köye geldik sofiler olanları Gavsımıza anlattılar. Bana dönerek “Maşallah İdris çok güzel yapmışsın Allah hayrını Kabul etsin” deyince (mübarek yüzüne bakarak ben mi? Anlamında baktım) büyük bir utanç ile Gavsımın himmetidir diyebildim …..

Engin’den

17 Yorum

Yorum Yapın